NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
مُحَمَّدٍ
النُّفَيْلِيُّ
حَدَّثَنَا
أَبُو مُعَاوِيَةَ
عَنْ
الْأَعْمَشِ
عَنْ أَبِي
وَائِلٍ عَنْ
مُعَاذٍ
أَنَّ
النَّبِيَّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لَمَّا
وَجَّهَهُ
إِلَى
الْيَمَنِ
أَمَرَهُ
أَنْ يَأْخُذَ
مِنْ كُلِّ
حَالِمٍ
يَعْنِي
مُحْتَلِمًا
دِينَارًا
أَوْ
عَدْلَهُ
مِنْ
الْمُعَافِرِيِّ
ثِيَابٌ
تَكُونُ
بِالْيَمَنِ
Muaz (r.a) den (rivayet
olunduğuna göre)
Nebi (s.a.v.) kendisini
Yemen'e vali olarak gönderince, buluğ çağına gelmiş olan her erkekten (cizye
olarak) bir dinar, yahutta Yemen'deki meafir denilen kumaştan bir dinar
değerinde -bir elbise- almasını emretmiş.
İzah:
Ebû Dâvud, zekât;
Tirmizi, zekât; Nesâi, zekat; Ahmed b. Hanbel V-230, 233, 247.
Bu hadis-i şerif,
cizyenin sadece erkeklerden alınacağına ve cizye miktarının bir dinar oduğuna,
bu hususta mükellefin zengin olmasıyla fakir olması arasında bir fark
bulunmadığına delalet etmektedir.
Bu mevzuda Hanefî
âlimleri ile Şafii âlimleri ihtilafa düşmüşlerdir.
Hanefîlere göre cizye
iki şekilde konur.
1. Kâfirlerin,
müslümanlarlaaralarında bir harp olmadığı halde müslü-manlara müracaat ederek,
müslümanların kendilerine sağlayacakları himaye ve güven karşılığında cizye
vermeyi teklif etmeleri ile ya da savaş başlamadan önce yapılan sulh
neticesinde konur. Asr-ı saadette Necran halkı ile senelik ikiyüz kat elbise
üzerine yapılan sulh gibi.
2. Müslümanların bir
küfür diyarını harple ele geçirmeleriyle konur. Birinci kısma giren cizye
miktarı cizyeyi kabul eden kimselerle, müslümanla-rm anlaşmasına bağlıdır. Bu
cizyenin mikdarı asla artırılamaz. Anlaşma esnasında belirlenen mikdaf
değişmez.
İkinci kısma giren
cizye ise 3037 numaralı hadis-i şerifin şerhinde de açıkladığımız gibi,
zenginlerden kırksekiz dirhem, orta hallilerden yirmidört dirhem, çalışmaya
gücü yeten fakirlerden de oniki dirhem olarak alınır. Bu mik-dar devlet reisi
tarafından kabul ettirilir. Bu bakımdan hanefi âlimleri mev-zumuzu teşkil eden
hadis-i şerifte kadm, erkek, fakir, zengin ayırımı yapılmadan zikredilen bir
dinarlık cizyenin birinci kısma giren ve sulh yoluyla alman cizye nevinden
olduğuna hükmetmişlerdir.
îmam Şafiî (r.a) İse,,
mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerife dayanarak alınacak cizye miktarının
fakir veya zengin her erkekten bir dinar ya rak ya da bu değerde bir Yemen
kumaşı olduğunu söylemiştir.
Bezlü'l-Mechûd
yazarının dediği gibi, Hanefî âlimlerinin görüşü Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali
(r.a)'den rivayet edilmiştir. Hanefîlere göre, cizye konusundaki bu ihtilafın
sebebi bu husustaki haberlerin ihtilafından ve Asr-ı saadette Hulefa-i raşidin
devrinde cizyelerin değişik miktarlarda alınmış olmasıdır.[Bilmen ö. Nasuhi
Hukuku İslâmiyye ve Istılahali Fıkhıyye Kamusu IV, 99.]